Prof. Dr. Kürşat Şahin Yıldırımer
Sosyoloji Psikoloji Akademisyeni
Prof. Dr. Kürşat Şahin Yıldırımer
Sosyoloji Psikoloji Akademisyeni
Blog & Duyurular

İyi Hissetmemek ve Kişisel Sınırlar

6 Nisan 2025
İyi Hissetmemek ve Kişisel Sınırlar

İnsan hayatının karmaşık yapısı, zaman zaman iyi hissetmemek durumunu doğurabilir. Bu duygu, belirli bir nedene dayanmaksızın anlık üzüntü, kaygı veya huzursuzluk olarak ortaya çıkabilir. Dahası, yaşamın içinde karşılaşılan stres faktörleri ve insanların kendilerine koydukları baskılar, bireyin duygu durumunu doğrudan etkileyebilir. Bu noktada, kişisel sınırlar başta olmak üzere kişilik özellikleri ve öz saygı gibi temel kavramların önemi daha net anlaşılır. Kişinin kendi iç dünyasıyla sağlıklı bir ilişki kurması ve dış dünyaya karşı kendini nasıl konumlandırdığı, genel iyilik hâlini şekillendirir.

‘İyi Hissetmemek’ Psikolojik Temelleri

Belirli aralıklarla iyi hissetmemek, çoğu insanın yaşadığı evrensel bir deneyimdir. Kimi zaman olumsuz duygular, kısa süreli bir ruh hâlini ifade eder; kimi zamansa kronik düzeyde süregelir ve müdahale gerektirebilir. Yapılan araştırmalar, bireylerin duygusal kırılganlıklarının altında çeşitli biyolojik, çevresel ve sosyal faktörlerin yattığını ortaya koymaktadır (Rosenberg, 1965). Yetersiz hissedilen sosyal destek, yüksek stres ve düşük öz saygı seviyeleri, negatif duygudurumunu daha sık tetikler. Ayrıca genetik yatkınlık ve stresle başa çıkma stratejilerinin eksikliği de kişiyi tekrar tekrar iyi hissetmemek döngüsüne sokabilir. Bunun yanında, modern hayatın getirdiği hızlı tempo ve sosyal medya etkisi de önemlidir. İnternet üzerindeki idealize edilmiş yaşamlar, kişide değersizlik hislerini artırabilir ve gerçek hayata dönüşte hayal kırıklığı yaratabilir. Kendine ayırdığı zamandan ödün veren birey, duygusal anlamda yetersiz bir noktada kalıp öz saygısını zedeleyebilir.

Kişisel Sınırların Önemi

Kişisel sınırlar, bireyin neye izin verip neye vermeyeceğini belirleyen psikolojik çizgilerdir. Bu sınırlar, hem fiziksel hem de duygusal düzeyde koruyucu bir işlev görür (Cloud & Townsend, 2002). Başkalarının gereksiz taleplerini kabul etme eğiliminde olan veya “hayır” deme yetisini geliştirememiş bireyler, zaman içinde duygusal tükenme yaşayabilir. Böyle durumlar, iyi hissetmemek hâlinin sıklaşmasına yol açar. Yetersiz kişisel sınırlar, kişinin kendini yorgun, çaresiz ve öz saygı açısından eksik hissetmesine sebep olur. Öte yandan, sağlıklı sınırlar belirlemek, bireyin kendi zamanına, enerjisine ve duygusal kaynaklarına sahip çıkmasını sağlar. Bu sayede, sosyal ilişkiler daha tatmin edici ve sürdürülebilir hale gelir. Kişi, hayatındaki öncelikleri gerçekçi bir biçimde belirler; hem fiziksel hem de duygusal güvenlik ihtiyacı karşılanır.

Kişilik Özelliklerinin Rolü

Her bireyin iyi hissetmemek durumunu deneyimleme ve buna karşı geliştirdiği tepkiler, kişilik özellikleri çerçevesinde farklılık gösterir (Erikson, 1963). Örneğin, dışadönük kişiliğe sahip bireyler, sosyal destek ağları geniş olduğu için stresli dönemleri daha kolay atlatabilir. İçedönük bireyler ise duygularını içselleştirmeye eğilimli olabilir ve destek almak için farklı mekanizmalara ihtiyaç duyabilir. Ayrıca, nevrotizm gibi kişilik boyutları, kişinin duygusal dalgalanmalara yatkınlığını artırabilir. Yüksek nevrotik eğilime sahip bireyler, olumsuz uyarıcılara karşı daha yoğun tepki verme eğilimindedir (Branden, 1969). Bu, sık sık iyi hissetmemek deneyimini de beraberinde getirebilir. Bununla birlikte, sorumluluk duygusu yüksek ve kararlılık yönü ağır basan kişiler, zorluklar karşısında daha dirençli olabilir. Bkz: Stres Yönetimi Teknikleri ve Pratik Öneriler

Öz Saygının Geliştirilmesi ve Sürdürülmesi

Öz saygı, bireyin kendine verdiği değeri ifade eder ve duygusal sağlığın temel taşıdır. Özgüven, öz yeterlik ve öz şefkat gibi alt kavramlarla iç içe geçen öz saygı, kişinin yaşamından tatmin olma derecesiyle yakından ilişkilidir. Öz saygısı yüksek bireyler, “iyi hissetmemek” durumunu daha kolay yönetebilir ve yaşadıkları sorunlarla daha yapıcı biçimde başa çıkabilir (Rosenberg, 1965). Öz saygıyı desteklemenin birkaç yolu bulunur:

  1. Gerçekçi Hedef Belirleme: Kişinin hedeflerini kendi kaynakları ve yetenekleri doğrultusunda belirlemesi, hayal kırıklıklarını azaltır.
  2. Öz Denetim Becerileri: Duygusal ve davranışsal öz denetim, kişinin stres faktörlerini daha iyi yönetmesini sağlar.
  3. Olumlu İç Diyalog: Negatif düşünceleri yakalamak ve bunları gerçeğe uygun yorumlamalarla değiştirmek, öz saygıyı güçlendirir.
  4. Sağlıklı Sosyal İlişkiler: Destekleyici bir arkadaş ve aile çevresi, kişinin olumlu duygularını artırır.

Bunlara ek olarak, profesyonel yardım almak da önemlidir. Psikoterapi ve danışmanlık, hem iyi hissetmemek durumunun altında yatan sebepleri keşfetmek hem de kişisel sınırlar koymayı öğrenmek açısından etkili olabilir (Bowins, 2016).

Kişisel Sınırların ve Öz Saygının İlişkisi

Kişisel sınırların belirlenmesi, doğrudan öz saygıyla bağlantılıdır. Sınır koyabilen birey, kendi değerlerinin farkındadır ve kendisine saygı duyulmasını bekler. Bu süreçte, bireyin kişilik özellikleri büyük rol oynar. Örneğin, bağımlı bir kişilik yapısına sahip birey için sınır belirlemek zor olabilir. Tam tersine, kendine güveni yüksek bir birey, hangi durumda neye “hayır” demesi gerektiğini daha iyi bilir. Kişisel sınırlar konusunda başarılı olan kişiler, stres faktörleriyle daha iyi başa çıkabilir. Karşılaşılan zorlukların üstesinden gelme becerisi, öz saygıyı besler ve kişinin kendine güvenini artırır. Ayrıca, sınırları net olan biri, duygusal manipülasyona veya zorlayıcı ilişkilere karşı daha dirençli hale gelir. Bkz: Hayır Diyebilmek; Psikolojik Sınırlar ve Psikolojik Teknikler

İyi Hissetmemek ve Kişisel Sınırların Güçlendirilmesi

Aşağıdaki tablo, kişisel sınırların nasıl güçlendirilebileceği ve bunun iyi hissetmemek durumuyla başa çıkmaya nasıl yardımcı olabileceği konusunda bazı örnekler sunmaktadır:

Kişisel Sınırlar TürüÖrnek Davranışlar
Fiziksel SınırlarKendinize ait bir alanda rahatlama egzersizleri yapmak, dinlenme zamanlarınızı belirlemek
Duygusal SınırlarEleştiri karşısında öz değerliliğinizi savunmak, negatif düşünceleri olumlu çerçevede yeniden yorumlamak
İlişki SınırlarıSizi yoran ve enerji tüketen ilişkilere “hayır” diyebilmek, zamanınızı ve duygusal kaynaklarınızı korumak
Dijital SınırlarSosyal medya kullanım sürelerini sınırlandırmak, kendinizi dijital kıyaslamalardan uzak tutmak

Yukarıdaki örnekler, yalnızca birer kılavuz niteliğindedir. Her birey, kendi gereksinimleri doğrultusunda farklı stratejiler geliştirebilir. Önemli olan, kişiyle çevresi arasındaki etkileşimde, kişinin bireysel değerlerini ve ihtiyaçlarını koruyabilmesidir.

İnsan hayatının karmaşık yapısı, zaman zaman iyi hissetmemek durumunu doğurabilir. Bu duygu, belirli bir nedene dayanmaksızın anlık üzüntü, kaygı veya huzursuzluk olarak ortaya çıkabilir. Dahası, yaşamın içinde karşılaşılan stres faktörleri ve insanların kendilerine koydukları baskılar, bireyin duygu durumunu doğrudan etkileyebilir. Bu noktada, kişisel sınırlar başta olmak üzere kişilik özellikleri ve öz saygı gibi temel kavramların önemi daha net anlaşılır. Kişinin kendi iç dünyasıyla sağlıklı bir ilişki kurması ve dış dünyaya karşı kendini nasıl konumlandırdığı, genel iyilik hâlini şekillendirir. İyi Hissetmemek ve Kişisel Sınırlar

Sonuç

İyi hissetmemek, insanın yaşam döngüsü içinde karşılaşabileceği doğal bir deneyim olmakla birlikte, kronikleştiğinde bireyin sağlığını olumsuz etkiler. Bu noktada, kişilik özellikleri, kişisel sınırlar ve öz saygı gibi temel kavramların farkındalığını artırmak son derece önemlidir. Kendine değer veren ve sınırlarını koruyabilen bir kişi, günlük stres ve sorunlarla daha sağlıklı bir şekilde başa çıkabilir. Ayrıca, olumsuz duygulardan kurtulmak veya bunları azaltmak için hem kendi öz kaynaklarımızı hem de sosyal destek mekanizmalarını doğru kullanmak gerekir. Yaşamın hangi aşamasında olursak olalım, iç dünyamızı ve dış çevremizi dengeleyebilmek için çabalamak, daha mutlu ve doyumlu bir hayat sürdürmenin anahtarıdır. Öz saygının beslenmesi, güçlü kişisel sınırların inşa edilmesi ve kişilik özelliklerinin olumlu yönde desteklenmesi, “iyi hissetmemek” durumunun üstesinden gelmede kalıcı çözümler sunar.

Ancak, bu yaklaşımlar bireysel olarak değil, uzman bir hekim kontrolünde ve yönlendirilmesiyle uygulanmalıdır. Psikolojik destek çalışmaları yalnızca alanında uzman klinik psikologlar tarafından yürütülmeli, fizyolojik yöntemler ise ilgili sağlık profesyonellerinin önerileri doğrultusunda değerlendirilmelidir.

Kaynaklar

  • Bowins, B. (2016). Psychological defense mechanisms: A new perspective. American Journal of Psychoanalysis, 76(1), 1-16.
  • Branden, N. (1969). The psychology of self-esteem. Bantam.
  • Cloud, H., & Townsend, J. (2002). Boundaries: When to Say Yes, How to Say No. Zondervan.
  • Erikson, E. H. (1963). Childhood and Society. Norton.
  • Rosenberg, M. (1965). Society and the Adolescent Self-Image. Princeton University Press.